21 Aralık 2015 Pazartesi

            ...Söze Başlarken...
     Sevgili okuyucular, sizlerle ilk buluşmanın mutluluğu  ile beraber çok tatlı bir heyecan içindeyim. Her gün yüzlerce, binlerce hatta on binlerce yazı yazılıyor ve hemen hepsi en az bir okuyucu ile buluşuyor. Yazmanın, düşünce ve fikirleri diğerleriyle paylaşmanın önemi kadar yazının içeriği, insana neleri kazandırdığı ya da neleri kaybettirdiği de çok önemli.

   Bu bağlamda ben ilk yazımı, “söze başlarken” diye ifade etmek istiyorum. Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan Yunus Emre’nin de dediği gibi:

“ Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı;
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz., “

   Sırf konuşmuş olmak için konuşanlar elbette en çok yanılanlardır. Fikir bize aittir ve beynimizde bir yerlerde saklıdır; söz ise onun cisimleşmiş halidir ve ağzımızdan çıktığı andan itibaren üzerimize zimmetli bir meta haline gelir ve er ya da geç bir yerde mutlaka karşımıza çıkar. Bu sebeple yazarken de konuşurken de bir gün ifadelerimizle yüzleşmeye hazır olmak lazım. 
     
 Bu konuya bir hülasa olması açısından sözümüzü, söz sultanı olan Hz Muhammed (sav) ile örneklendirmek istiyorum.O, cevami-ul Kelîmdi.Yani az konuşan ama öz konuşandı.Hal böyle olunca,  O’nu öldürmeye gelenler adeta, O’nun sözleri karşısında "iceberg"ler gibi eridiler hatta erimekle kalmayıp buharlaştılar ve bambaşka bir silüete büründüler. Çünkü O, kime nasıl ve ne şekilde ifade edeceğini çok iyi kestirebilme mantığına sahipti. Eğer böyle olmasa idi hiç Vahşi’lerden sahabeler çıkar mıydı?  Ya da O’ndan asırlar sonra gelen Bernard Shaw: “ Problemlerin üstü üste yığıldığı şu asırda, bütün müşkilleri kahve içme kolaylığında halleden Hz. Muhammed’e (sav) beşer ne kadar muhtaçtır.”diyerek  O’nun, mükemmel fetanetini ve cevami’ül-kelim oluşunu haykırırcasına ifade eder miydi?

  Güzel olan, güzele benzeyendir. Güzellik, ancak güzel düşünmekle, güzeli tanımakla ve daha da önemlisi güzelliği yaşamakla değer kazanır. Dünyaya ait güzelliklerin değer kazanması da onları ebedileştirebilmekle  mümkündür.

   Sözü uzatmaya ne hacet, meramım az sözle çok şey ifade etmeye çalışmak. Başlangıcı yaptık ama nokta koymadık.Farklı konular, faklı bakış açılarıyla, rengarenk güzelliklere yelken açmak en büyük arzum... Eleştiri ve fikirleriniz, her zaman övgülerinizden daha önemli olacak. Var mısınız farklı gözlükler takıp, dünyayı yeniden tanımaya? 
"Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek. Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapında." diyor Oğuz Atay. Ben de sizi tanıdığıma çok sevindim...

                                                                        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder